Sizlerle rakı üzerine birçok sohbet yaptık. Ancak, sektör birden hızlandı. Gün geçmiyor ki, yeni bir rakı ortaya çıkmasın. Özellikle son günlerde iki büyük rakı üreticisi grup; Mey ve Elda, açık altın sarısı renkleriyle dikkat çeken iki rakıyı piyasaya sundu. Yeniliklere pek açık olmayan, rakı sever bazı dostlarım, her ne kadar, "Ben, yıllardır içtiğim rakımı değiştirmem. Bunlar rakı degil. Rakı dedigin böyle olur, şöyle olur" tarzı cümleler sarf etseler de; onlara deneyip de karar vermeleri önerisinde bulundum. Gelen tepkiler çok olumlu. Kimse henüz rakımı değiştirdim demiyor. Ama denemeye ve sevmeye başladılar. Ben de sizler için iki grubun güzel altın sarısı renkli rakılarını yorumladım.
Ancak, öncelikle şu gerçeği hemen vurgulamalıyız: Artık rakıları tek tip içki gibi görüp, sürekli aynı tada takılıp kalmaktan vazgeçmeli, farklı yiyeceklerle, farklı rakıları da bir araya getirebilmeliyiz. Türk Mutfak geleneğinde rakı her dem içilen bir içki. Yemek öncesi soğuk mezelerle, yemek sırasında ve yemek sonunda.. Avrupa mutfak kültüründe; örneğin rakı benzeri anasonlu distile içkilerden Fransızlar’ın Pastis’i, İtalyanlar’ın Sambucası, İspanyollar’ın Cazallo’su genellikle yemek öncesi aperatif olarak alınan içkiler. Ama Yunanlılar Ouzo’yu biz de rakıyı Ege’de benzer ürünlerle tüketiyoruz. Ancak biz Yunanlılar’ı da geçtik. Çünkü hem Güneydoğu hem de Akdeniz mutfağımızın vazgeçilmez içkisi rakı. Peki, bu kadar zengin mutfağı süslemeyelim mi?
DENEMEK ŞART
Genel bir bilgi vermek gerekirse rakı, votka ve cin gibi içkiler yapı itibarıyla eskitilmeyen içkiler grubuna giriyor. Başka bir ifadeyle bunlar viski, konyak vb. gibi meşe fıçılarda uzun yıllar eskitildikten sonra piyasaya sunulmuyor. Burada karşımıza çıkan rakılar ise sınırlı da olsa meşe fıçıda olgunlaştırılmış. Bu durum, onlara farklı bir karakter kazandırmış. Klasik rakı tanımının biraz dışına çıkarmış. Ancak, benzer uygulamaları rom ve grappa gibi içkilerde de görüyoruz. Geçen hafta, bir İngiliz dostumun evinde tattığım Barbados üretimi rom neredeyse viski güzelliğindeydi. Romun hammaddesinin şeker kamısı olduğunu da hatırlatalım. İngiliz ve Amerikalılar’ın çok sevdiği bir içki. Benzer şekilde, İtalyanlar’ın şarap fabrikası atığı olan üzüm cibresinden elde ettikleri grappanın da fıçıda olgunlaştırılmış, altın sarısı, hatta kahverengi sarıya kaçan örneklerini denemelisiniz.
Mey grubunun piyasaya sunduğu Altın Rakı çekici bir şişe dizaynı ile piyasaya sunulmuş. Parlak, canlı, açık altın sarısı renginde. Damakta ince, kıvamlı ve yuvarlak. Fıçıda kısa süreli olgunlaştırmanın getirdigi yumuşaklık, anasonlu aromasıyla iyi birleşmiş. Ağızda dolgun ve güçlü bir yapı veriyor. Elda’nın Sarı Zeybek rakısı da benzer özellikler yansıtıyor ve ağızda dengeli bir yapı sunuyor...
Asıl sorulması gereken, "Bu tipte bir rakıyı ne tarz ürünlerle tüketirsek daha iyi bir uyum sağlanır? Nelerle uyum sağlarlar?" gibi sorular.
Kuşkusuz, diğer rakılar gibi soğuk mezelerin iyi bir tamamlayıcısıdırlar. Ancak, ben bu tip rakıları girişte, yani Avrupa geleneğinde oldugu gibi aperatif olarak da öneriyorum. Hatta sonrasında, ana yemekte şarapla da devam edilebilir. Ayrıca bu tip rakılar, çerezlerle de iyi uyum sağlarlar. Bir anlamda eskitilen damıtık içkiler grubunda nitelediğimiz brendi, viski türü içkiler gibi.
Sonuç olarak, bu iki yeni rakı damıtık içki dünyasına yeni bir renk ve tat getirdi. Bu ürünlerle uyum sağlayabilecek zengin bir mutfağımız ve rakı kültürümüz de var. Rakı sektörü yasadığı krizden sonra yeniden kendine çekidüzen vermeye başladı. Artık, daha güvenli kapaklar ve zevkli şişelere geçtiler. Belki, eski köye yeni âdet olmasalar da bu rakılara üvey evlat muamelesi yapmamalı. Hatta, bir dostum altın renkli rakıyı evde, buz pateni seyreder veya klasik müzik dinlerken yudumladığını söyledi. Ne olursa olsun, zevkler tartışılmaz.