Bir çoğunuz onu ilk kez Sabiha Gökçen Havalimanı ihalesinde, Limak’ın patronu, babası Nihat Özdemir’le Malezyalı ve Hint ortaklarının arasında gördünüz. Kıran kırana geçen, milyon euroların havalarda uçuştuğu sadece Türkiye’nin değil, dünyanın önde gelen iş adamlarının katıldığı, 14 saat süren ihalenin en genç ismi ve tek bayanıydı Ebru Özdemir.
Herkesin aklında da, ihalenin en kritik dakikalarında, babasıyla birlikte milyon euroluk artırımlar yapmanın hesabı içindeyken çekilmiş fotoğraflarıyla kaldı. İhalenin ertesi günü hemen hemen bütün gazetelerin birinci sayfasında bu fotoğraf yansımıştı. Daha sonra yapılan röportajlarda da hep bir işkadını olarak çıktı karşımıza Ebru Özdemir. Ama O, sadece Türkiye’nin en önemli ihalelerinden birinden zaferle çıkmış, Limak Holding’in Yönetim Kurulu Üyesi genç bir patroniçe değil, aynı zamanda Ankara sosyal ve kültürel hayatının da önemli isimlerinden birisi.
Önemli ismi olarak adlandırmamın nedeni, bu davetlere katılıp boy gösterdiği ve magazin sayfalarında bol bol fotoğrafı yayınlandığından değil. Bilakis, onu sırf sosyetik olma amacıyla gidilen davetlerde pek göremezsiniz. Ama Ankara için önemli kültürel ve sanatsal faaliyette gözleriniz onu arayabilir. İhale salonunda takım elbisesiyle görmeye alıştığınız o dişli iş kadını yerine, zarafeti ve şıklığıyla göz kamaştıran bir güzel olarak. Bu yıl 18.’si yapılan Ankara Uluslararası Film Festivali’ne Ebru Özdemir Limak’ı ana sponsor yaptı. Neredeyse bütün işini gücünü bırakıp bu festivalin Ankara’ya yaraşır bir şekilde gerçekleşmesi için çalıştı. Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir röportajında da, Ankara’ya bir çağdaş sanatlar müzesi yapmayı amaçladığını öğrendim. Umarım bu projesini de bir an evvel gerçekleştirir ve kültürel ve sanatsal faaliyetlerde açlığı olan Ankaramız için, diğer patronlara da örnek olur.