Üçüncü köprüye talibiz

Para
 - 
19.07.2009
Limak’ın patronu Nihat Özdemir’e göre, krizde dip görüldü. 20l0’un büyüme yılı olacağına, inanan Özdemir, yeni teşviklerden yararlanıp çimento yatırım yapacaklarını söylüyor.

DÜNYA krizden çıkıyor mu? Türkiye ekonomisi tünelde ışığı görmeye başladı mı? İş dünyası geleceğe dair umutlarını yeniden kazandı mı? Bu soruları farklı kesimden yatırımcı, girişimci ve ekonomistlere soruyoruz. Bu kez büyük ihalelerin değişmez ismi Limak Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir’in kapısını çaldık. İnşaat, enerji, çimento, turizm, havaalanı, gıda... "Limak bu 6 sektörde geleceği nasıl görüyor" öğrenmek istedik.

Özdemir’in morali düzgün. Krizde artık dibin görüldüğünü, kötü günlerin geride kaldığını ve bundan sonra büyüme sürecinin başladığını düşünüyor. Özdemir, çimento yatırımlarında teşviklerden yararlanmayı planlıyor. Çimento ve turizmde yurtdışı yatırım fırsatlarını araştırıyor. Bu arada Limak, 31 Ekim saat 13.00’te Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki terminali hizmete açıyor. İstanbul’a üçüncü köprü ihalesine de uygun ortaklıkları meydana getirip girmeyi düşünüyor. Özdemir’le ekonomiyi, yeni planlarını ve ikinci başkanı olduğu Fenerbahçe’yi konuştuk...

Ekonominin gidişatını nasıl buluyorsunuz?
Moralim düzgün. Artık dünyada krizin dibini gördüğümüze inanıyorum. Geçen her günün dünya ekonomisinin düzelmesine yönelik olacağını düşünüyorum. Ufak tefek sıkıntılar olabilir ama bundan sonra ne ABD, ne AB ne de biz eskisi kadar çok etkileneceğiz. Büyüme oranlarını, sanayide kapasite kullanımını, inşaattaki küçülmenin ilk çeyrekte bu düzeylerde olacağını biliyorduk. Bir daha bu kadar büyük küçülmeyi hiçbir çeyrekte görmeyeceğiz. Daha kötüyü görmeden daha iyiyi göreceğimize inanıyorum.

2010’u krizsiz bir yıl olarak görüyorsunuz o halde...
Büyüme yılı olarak görüyorum. 2009’u yüzde 34 gibi hafif bir küçülmeyle bitireceğimizi, 2010’da ise pozitif büyümeyi yakalayacağımızı düşünüyorum. En kötü günler geride kaldı.

Yeni teşvikler sizi tatmin etti mi? Yararlanacak mısınız?
Teşvik paketinin ana hatları kamuoyuna açıklandı. Bakanlar Kurulu kararı çıkması gerekiyor. Sonra gelir ve kurumlar vergisi kanunlarında değişiklik yapılması gerekiyor. Meclisin yeni döneminde bir an önce gereken yasalar çıkarılmalı. Bence TBMM bu yıl tatile girmemeliydi. Ağustosta meclis başkanlığı seçimi var. Benim görüşüm -ki bütün iş dünyası da aynı şeyi düşünüyordur- 4 Ağustostaki seçiminin ardından meclis kapanmamalı. Teşvik kanunları var. Yabancı ve Türk yatırımcılar yenilenebilir enerji kanununu bekliyor. Çıkacak çok yasa var. Teşviklerden yararlanacağız. Türkiye’yi 4 bölgeye ayırdılar. Belki dördüncü bölgede bu kadar il olmamalıydı. Ama yatırım yapacağım yerlere baktığım zaman beni tatmin etti. Ancak henüz altını göremedik. Şu anda beklemedeyiz.

"Bölgesel asgari ücreti getiremediler"
Nihat Özdemir, daha önce dönem dönem gündeme getirilen bölgesel asgari ücretin bir türlü hayata geçirilememesine anlam veremiyor. Bu konuda da Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan’a üstü kapalı bir sitemde bulunuyor: "Sayın Zafer Çağlayan, Ankara Sanayi Odası başkanıyken hep ’Türkiye’de tek asgari ücretin olması doğru değil’ diyordu. Kendisi bakan olup da doğu ve güneydoğuya yeni destekler gündeme gelince, bu konunun da teşvik yasasında yer almasını çok bekledik, Maalesef konmadı. Sayın bakana ’Bunu niye uygulamıyorsunuz’ diye sordum. ’Çok haklısınız ama maalesef Türkiye’de sendikalar bu tip bir uygulamaya müsaade etmiyor’ dedi. Bugün Türk iş dünyası Mısır’a yatırım yapmaya gidiyor. Neden? İşgücü, enerji, yakıt ucuz. Bu avantajları sağlayan Bulgaristan, Romanya, Mısır yatırımları kapıyor. Teşvikler çok doğru ama takviye yapılmalı. Bugün Türkiye’nin o ülkelere yatırımcı gönderme lüksü yok. Sayın Çağlayan da inanıyorum ki hükümetin içinde bu görüşünü savunuyordur. Ama Türkiye’de bazı şeyleri aşmak kolay değil."

Sabiha Gökçen’i 31 Ekim’de açmayı planlayan Limak Holding, 5 yılda 3 milyar $’lık yatırım yapacaklar.

Hangi alanda yatırım yaparsınız?
Yatırım için çimentoyu düşünüyoruz. Doğu ve güneydoğuda 5 tane çimento fabrikamız var. Altıncısını halen Mardin Derik’te kuruyoruz. 20 milyon dolar maliyetle. Suriye-Irak sınırının tam orta noktasında çok önemli bir yere kuruluyor. Ekimin sonlarına doğru üretime geçecek. Şanlıurfa ve Kurtalan’daki fabrikalarımızda da yüzde 100 kapasite artırımı planlıyoruz. Üçünün maliyeti 100 milyon dolar tutuyor. Bu yüzden teşvik bir an önce çıkmalı. Hedefimiz yılda 5 milyon ton çimento üretip satmaktı. 4 milyon tonu yapabileceğimizi gördük. Şimdi bunu artırmaya çalışıyoruz. Biz çimentoda denize ulaşmak istiyoruz. Şu anda Limak çimento grubunun tek eksiği bu. Şimdi ancak Irak, Suriye ve az miktarda İran’a ihracat yapabiliyoruz. Denize yakın bir fabrika kurup Kuzey Afrika, Avrupa ve Rusya’ya da ulaşabilmek istiyoruz. Onun için arkadaşlarımız araştırmalarını yapıyor. Sadece yurtiçinde değil yurtdışında da çimento yatırımlarını incelemeye alıyoruz. Irak, İran, Suriye gibi komşular başta olmak üzere Cezayir, Türkmenistan gibi ülkelerde de çimento yatırımları yapmaya sıcak bakıyoruz. Yazışmalara devam ediyoruz.

Enerji yatırımlarınız ne aşamada?
Bağlı ortaklıklarımızla beraber üç tane HES (hidroelektrik santral) devrede. Önümüzdeki Aralık ayında Tunceli’deki Uzunçayır barajı devreye girecek. Burada ortalama 400 milyon kw/saat enerji üretecek. 2010 yılı sonunda Siirt’teki Alkumru barajını devreye alacağız. 900 milyon kw/saat enerji üretecek. 2011’de Tatar ve Kirazlık da devreye girince. Türkiye’nin en çok üretim yapan HES üreticisi durumuna geliyoruz. Tahminen 2012’de bin megavat kurulu güçle 3 milyar kw/saat enerji üretimine ulaşacağız. 2010 yılı sonunda 1.7 milyar kw/saati devreye girmiş olacak. 2012 sonunda HES yatırımlarımız 1.5 milyar doları bulacak. Ancak enerji yatırımlarını çeşitlendirmemiz lazım. Doğalgaz, kömür, rüzgar hatta rantabl bulursak güneş enerjisinde de olmalıyız. Enerji üreticiyseniz sadece bir alanda olmanız doğru değil. Bunlar için çalışmalarımız, araştırmalarımız devam ediyor. Mesela hala güneş enerjisini ekonomik olarak göremiyoruz. Fizibiliteler iyi çıkmıyor. Yenilenebilir enerji kanununda önemli teşvikler var, onun çıkması çok önemli. Rüzgarda çalışmalarımız devam ediyor, yatırıma birkaç yerde başlayabiliriz. 80- 100 milyon dolarlık yatırım olabilir. 2010’dan itibaren dünya ekonomisi düzeldiğinde kömür ve doğalgaz yatırımına da girmeyi düşünüyoruz.

Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki çalışmalar nasıl gidiyor?
Sözleşmemize göre 30 ayda bitmesi gerekiyordu. Ancak Başbakanımız temel atma töreninde "Bu süreyi kabul etmiyorum. Öne çekin" dedi. Biz de "18 ayda bitiririz" dedik. Bu da 29 Ekim’e denk geliyor. Şu andaki çalışmalara göre o tarihe rahat rahat yetişiyor. Sayın Başbakan’a Hintli ve Malezyalı ortaklarımızla beraber ziyarette bulunduk. 31 Ekim saat 13.00’te inşallah açılışını yapacak. İstanbul’da çok ihtiyaç var. Biz devraldığımızdan beri Sabiha Gökçen’de yüzde 40’a varan bir büyüme oldu. Yolcu kapasitemiz şu anda 6-6.5 milyon civarında. Tamamladığımızda yılda 20 milyonun üzerinde yolcu ağırlayabileceğiz. İstanbul nüfusunun yüzde 65’i Anadolu yakasında yaşıyor. Bu yüzden Sabiha Gökçen, İstanbul’un ikinci meydanı değil, Asya yakasının meydanı olacak. Biz meydanı bitirdiğimizde Savunma Sanayii Müsteşarlığı hemen ikinci pisti de yapmak durumunda. Hükümet bu kararı aldı ve çalışmalara başladılar. Bir iki yıl içerisinde tamamlandığında Türkiye’nin en büyük pisti olacak. Sabiha Gökçen bizim için çok büyük tecrübe. Hem inşaat hem de işletme açısından. 31 Ekim’den itibaren bir havalimanını bitirmiş ve işleten bir grup olarak, sadece Türkiye’de değil bütün dünya havaliınanlarıyla ilgileneceğiz.

Turizmde neler yapacaksınız?
Halen hizmette olan 5 otelimiz var. 4’ü Antalya’da (Belek, Belek, Lara, Kemer), biri de Ankara’da butik otel şeklinde. Toplam 5 bin yatak kapasitemiz bulunuyor. 2009’u iyi atlatıyoruz. Limak olarak bu zamana kadar ful kapasiteyle geldik. Yatırımlarımız devam ediyor, İstanbul Kavacık’taki 400 yataklı otelimiz gelecek yıl mayıs ayında faaliyete geçecek. Yalova’da, Atatürk’ün kaldığı bir yer vardı. Tamamen harabe halindeydi. Aslına sadık kalarak, orman içerisinde 50 odalı bir termal otele başladık. Mart ayında açılacak. Kıbrıs’ın turizm bölgesi Bafra’da Babil’in asma bahçelerini andıran bir otel yapımına başladık. İsmi de Limak Babylon olacak. 100 milyon dolarlık bir yatırımla bin yataklı bir otel yapıyoruz. Orada dikkatli gidiyoruz; kredi kullanmadan özsermayeyle yapıyoruz. Kıbrıs turizminin büyüyebilmesi için ambargoların kalkması lazım. Bir an Önce Kıbrıs’taki bu belirsizliğin bitmesini istiyoruz. Sanırım bu tempoyla bu oteli 2 yılda bitirip açarız. Turizmde yatak kapasitesi hedefimiz 10 bin. Bu üç projeyi bitirdiğimizde 6 bin 600’ü bulacağız. Tarsus yeni turizm bölgesi oluyor. Orada iki tahsisimiz var. Bazı bürokratik işlemleri bekliyoruz. Orada yaklaşık 2 bin yataklı 2 otel ve golf sahaları yapacağız. Bu da 500 milyon dolarlık daha yatırım demek.

Gıda sektörüne girdiniz, hedefiniz nedir?
2007’de Limkon Meyve suyu fabrikasını açmıştık. 30 milyon Avro’yu buldu. Türkiye’de meyve suyu üretenlere satıyoruz. Domates, vişne, elma, portakal, limon, kayısı, şeftali aklınıza ne geliyorsa hepsinin konsantresini yapıyoruz. ABD, İngiltere, Japonya, Ukrayna, Sırbistan gibi 8 ülkeye ihracatımız var. Bu fabrika, Türkiye’nin konsantre konusunda en büyük kapasitesine sahip. Yıllık üretimimiz 20 bin ton. Yılda 100 bin ton meyve işliyor ve 14 bin tonunun ihraç ediyoruz. Buna meyve suyunu da ilave etmeyi düşünüyoruz. Bunu da dünya da marka olan bir şirketle yapmak istiyoruz. Halen görüşmeler devam ediyor. Amerikalılar, İngilizler, Ukraynalılar, Japonlar gelip tesisimizi incelediler. Türkiye’nin çok önemli yerlerinde arazilerimiz var. Mesala Denizli’de çok güzel bir yerde arazimiz var. Orada da bu fabrikanın daha büyüğünü kurma hedefimiz var.

Gebze-İzmir otoyolu ihalesine girdiniz. Şimdi de İstanbul’a üçüncü köprü konuşulmaya başladı. Üçüncü köprü ihalesine girecek misiniz?
Biz bu ihaleye girdik alamadık ama 2 seneye yakın çalıştık. Gitmediğimiz ülke kalmadı. Projeler geliştirdik. Çalışmalar yaptık. Ama alamadık. İnsanın her girdiği ihaleyi alması söz konusu değil. 10 ihaleye girip bir tanesini aldığımızda bayram ederiz. Bundan sonraki projelerde iddialı olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Üçüncü köprü, önemli bir altyapı projesi. İnşaallah uygun ortaklıkları meydana getirip girmeyi düşünüyoruz.

Yurtdışında şu dönemde düşündüğünüz bir yatırım var mı?
Çimento ve turizm yatırımlarına sıcak bakıyoruz. Yunanistan da dahil olmak üzere Hırvatistan, Bulgaristan, Romanya gibi bazı yerlerden turizm yatırım teklifleri geliyor ve değerlendiriyoruz. Suriye de olabilir.

Limak önümüzdeki 5 yılda ne kadarlık bir yatırım yapmayı planlıyor?
Her yıl 600-700 milyon dolardan aşağı yatırım yapan bir grup değiliz. 6 farklı alanda faaliyet gösteriyoruz. 2009’dan sonra her yıl için 600 milyon dolar hedefi koysak, önümüzdeki 5 yılda 3 milyar dolarlık yatırım olur. Fazlası gelirse bizi mutlu eder.

Tranfer bombalarına hazır olun?
Nihat Özdemir’i bulmuşken Fenerbahçe’yi konuşmamak olmazdı. Fenerbahçe İkinci Başkanı Özdemir, kulübün durumunu ve bu yıldan beklentileri şöyle anlatıyor: Geçen sezon taraftarımızı gerçekten üzdük. Aziz Yıldırım, son kongrede Takımı 3 yıl şampiyon yapacağım sözünü verdi. Şimdi o sözün baskısı altındayız. Çalışmalarımız devam ediyor. Daum’u getirdik. Riske giremezdik. Daum, Türkiye’yi bilen çok iyi bir hoca. Ana hedeflerimizi çok iyi biliyor. Geçen yıl hoca seçiminde hata yaptık. Bu belli. Ancak bu yıl şampiyon olacağız. İyi bir takım kuruyoruz. Transferlerimiz devam ediyor. İç transferi bitirdik gibi. Dış transferlerimizse devam ediyor. Herkesin memnun olacağı oyuncuları transfer edeceğiz. Ama bizim transfer politikamızda ne Shevchenko ne de Ronaldinho var. Birkaç güne kadar çok önemli birkaç transfer yapacağımızı göreceksiniz. Bu arada, isteseydik Rijkaard’ı biz de alabilirdik. Ancak biz Daum’dan yana ağırlığımızı koyduk. Bu sezonu riske edemezdik. Fenerbahçe, artık büyük bir holding. Bütçesine baktığınızda, Türkiye’nin 64’üncü büyük grubu oldu. Stadyumu, Fenerium markası... Hisseleri halka arz edildiğinde 10 liralardaydı. Bugün 48 lira. 4.8 misli artmış. Kongrenin onayına sunduğumuz bütçemiz 320 milyon TL civarında ve bunu idare etmek gerçekten çok zor. Çalışan sayımız çok arttı. Fabrika gibiyiz, işveren gibiyiz. Tabii Fenerbahçe’nin bu büyüklüğüne sportif başarılar da eşlik etmeli. Minikleri, gençleri, kızları, erkekleri; 9 branşta 150 civarında takımımız var. Bu 150’nin 149’unda şampiyon olsanız bile futbolda olmayınca gölgede kalıyor. Geçen yılki gibi bir sezon yaşamak istemiyoruz."
We are using cookies at our website to provide a better web site user experience. By continuing with the default settings you will be accepting use of cookies according to our cookie policy .
Allow
Disable
X
X